Daum Bildiğiniz Gibi

22 Kasım 2009 Pazar


"İlk yarıdaki oyunumuzu ikinci yarıya yansıtamadık."

Christoph Daum'un Beşiktaş - Fenerbahçe maçı ile ilgili en önemli iki yorumundan birisi. İlk yarıdaki oyun maalesef ikinci yarıya yansımamış. Tabi bu sözün üzerine öncelikle ilk yarı ne oldu ona bir bakmak lazım. Beşiktaş'ın sahaya çıkan onbirine baktığım zaman ilk yarıda gol atmasının mümkün olmadığını düşündüm. Kaldi ki taraftar desteği ile maça başlayan Beşiktaş'ın ilk on dakika haricinde ilk yarıda etkili bir oyun ortaya koyamadığını ve Serdar Özkan'ın kaçırdığı pozisyon haricinde de gol pozisyonu sayılabilecek bir pozisyon bulamadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. 10. dakikadan sonra topa daha fazla sahip olan takım Fenerbahçe'ydi. Ancak zaten Beşiktaş'ın sahada olan kadrosunun Fenerbahçe'ye karşı üstünlük kurması ya da Fenerbahçe kalesine gelebilmesi mümkün değildi. Fenerbahçe oyunu istediği gibi yönlendirebilecek ve rakibine kabul ettirebilecekken hatta ilk yarıda skoru lehine çevirebilecekken, rakibinin üzerine gitmemeyi tercih etti. Bunun sebebi tabi ki ve önceden tahmin ettiğim gibi Christoph Daum'un sahaya beraberlik için çıkmış olmasıydı. Bunun sonucunda; ilk yarıda Fenerbahçe de sadece 3 pozisyon (bunlardan birisi de Alex'in ilk yarı sonunda serbest vuruş sonrası direkten dönen topu) üretebildi.

Yukarıda verdiğim bilgiler ışığında; aslında Fenerbahçe'nin ikinci yarıda da ilk yarıdan farklı bir şey yapmaya çalışmadığını görmüş oluyoruz. İlk yarıdaki strateji sürekli pas yaparak süreyi bitirmeye çalışmak ve rakibin üzerine gelmemesini sağlamaktan ibaret değil miydi? İkinci yarı başlarken değişen tek şey; kazanmak zorunda olan Mustafa Denizli'nin Rodrigo Tello'yu oyuna sürerek hücumda verimliliği artırmak istemesiydi. Rakibinizin yaptığı hamleye karşılık vermediğiniz durumda, ilk yarıdaki dengeyi korumak nasıl mümkün olur? Şu soruları sorabilselerdi keşke Christoph Daum'a:

- Emre'nin sakatlığı sonrası henüz oyuncu değiştirememişken mağlup duruma düşmenize karşın, oyuncu değişikliğini neden maç hala berabermiş gibi yaptınız ve Gökçek Vederson'u oyuna aldınız?

- 2. golü 57. dakikada yemenize rağmen niye Semih Şentürk'ü 66. dakikada oyuna aldınız?

- 21 saat yolculuğun ardından "Beşiktaş maçında oynamam mümkün değil." diyen Diego Lugano'yu neden sahaya sürdünüz ve topa vurmaya bile hali olmadığını gördüğünüzde neden oyuncu değişikliğine gitmediniz?"

- Elinizde çok geniş bir kadro olmasına karşın neden bazı oyuncular hiç süre alamıyor?

- Selçuk ve Uğur Boral'ın yerine oynayan ve onlardan herhangi bir artısı olmayan Cristian ve Dos Santos'a daha ne kadar kredi verilecek?

- Özer Hurmacı nerede? Neden hala ilk onbir çıkmıyor?

- Elinizde bu kadar fazla alternatif oyuncu bulunurken neden bu oyunculardan hala yararlanılmıyor?

- Takım içindeki disiplinsizliğe ne zaman müdahale edeceksiniz? Hemen her maç Emre Belözoğlu oyun içerisinde kendi takım arkadaşlarından birisi ile tartışıyor. Saçma sebepler ile oyuncular cezalı duruma düşüyor. Colin Kazım'ın disiplinsizliklerine ne kadar daha hoşgörülü davranılacak?

Christoph Daum'un maçla ilgili en önemli 2. yorumu da:

"Emre keşke yerde yatsaydı." oldu. O zaman kendisine şunu da sormak lazım:

Sen niye bütün maç yedek kulübesinin önünde dikilip ayakta uyudun?

0 comments