Fenerbahçe is Under Construction

1 Mart 2010 Pazartesi



Sayın Christoph Daum'a sormuş gazeteciler maçtan sonra: "Daha önce hiç 7 maç üst üste kazanamadığınız oldu mu?" diye. Kendisi de "Hayır" diye cevaplamış "Bu bir ilk."

Taraftarının Avrupa'da başarı beklentisinin aksine sezona 3 yıl üst üste şampiyonluk parolasıyla giren Aziz Yıldırım ve Christoph Daum'un Fenerbahçe'si, sözde şampiyonluklar bir kenara dursun Fenerbahçe tarihine tersten rekorlar kazandırma peşindeler herhalde. Maddi olanaklar açısından Avrupa'nın birçok üst düzey takımı ile eşit seviyeye gelen futbol takımı, özlenen ve beklenen başarıyı bir türlü yakalayamıyor.

Bir şirket düşünün ki yaptığı birçok yatırıma karşın sürekli zarar ediyor. Şirket'in en tepesindeki kişi tabi ki CEO. Bu durumda ne yapmalıdır? Kurmaylarını çağırıp neyin kötü gittiği konusunda bilgi almalıdır. Kendisine verilen cevaplar tatmin edici olmalıdır. Yapılan yatırımlara ilişkin paraların ne şekilde ve hangi sebeple kullanıldığı kendisine açıklanmalıdır. Bu açıklamalar kendisini tatmin etmezse duruma el koymalıdır. 

Yapısı bozuk şirketlerde ise CEO kurmaylarını toplar ve fırçayı basar. Fırçayı yiyen kurmaylar bu durumu aynı şekilde astlarına yansıtır. Herkes bir altındakine ve sonuçta en alttaki bir personel kovulur. İşte sorun halledilmiştir. Hemen patrona haber verilir sorumlunun bulunup kovulduğu. ve bir süreliğine sular durulur. Ancak yapısal bozukluk devam ettiğinden aynı sorunlar ve başarısızlık tekrar tekrar ortaya çıkar. Her seferinde alttakilerden biri gönderilmeye devam eder. En sonunda şirketin sahibinin uyanıp CEO'dan hesap sorması gerekir. 

Fenerbahçe'nin durumu da böyle bir şirkete benziyor işte. Deniz'i hiç oynamadığı sağ açık pozisyonunda oynatarak tribünlere hedef gösterir ve ıslıklatırsınız. Böylece kendi yaptığınız hataları örtbas eder ve günah keçisini gösterirsiniz herkese. Maçtan sonra da "ilk defa 7 maç üst üste kazanamıyorum" ve "böyle oynarsak şampiyon olamayız" beyanları ile tüm oyuncuları hedef gösterirsiniz. Doğru bazı oyuncular kötü oynamıştır. Ama Fenerbahçe'ye transfer edilen bazı oyuncular Fenerbahçe'nin kalitesinin çok altında oyunculardır. Bu adamlar neden transfer edildi diye sorulması gerekir asıl. Emre'nin, Alex'in, Gökhan'ın zaman zaman kötü oynama hakkı vardır. Bu oyuncuların kötü oynadığı günlerde de diğer oyuncuların devreye girmesi gerekir.

Bir de "takım çok eksikti" ve "hakem Fenerbahçe düşmanı"cılar var ki en üzücü olanlar da bunlar. Fenerbahçe eksikti diyenlere hatırlatmak lazım kendisinin çok daha aşağısında bütçesi olan Büyükşehir Belediye'de İbrahim Akın, Herve Tum, Gökhan Kaba, Taner Gülleri, Okan Buruk, Marcin Kus gibi oyuncuların eksik olduğunu ayrıca Gökhan Süzen'in de ilk yarıda sakatlanarak oyundan çıktığını. Ellerindeki forvet oyuncuları şu an amatör ligde oynayan Bakırköyspor'da profesyonelliğe geçmiş 1984 doğumlu İskender Alın ve 1986 doğumlu Ali Güzeldal. Bu arada Fenerbahçe'nin kulübesinde hiç oyuna girmeyen Semih Şentürk ve Gökhan Ünal'ın oturduğunu da söylemek gerekir.

Bana kalırsa maçtan sonra Sayın Nihat Özdemir yenilginin vermiş olduğu acıyla talihsiz bir açıklama yapmıştır. Evet hakem maçı çok kötü yönetmiştir. Ancak durum sadece Fenerbahçe'nin aleyhine değildir. İkinci yarıda Ekrem'e kırmızı yerine sarı vermesi hatalı bir karardır. Ya da en azından bence Alex'e gösterdiği kırmızı kart çok ağır olmuştur. Ancak bu kararların öncesinde Cristian'ın Serhat'ın bileğine doğru yaptığı acımasız harekete de kırmızı kart göstermeyerek es geçmiştir.

Bu maçın çok da fazla teknik analizinin yapılmasına gerek olmadığını düşünüyorum. Fenerbahçe bu İBB'yi yenemiyorsa çok da fazla bahane bulmaya gerek yok. Zaten Fenerbahçe ligdeki son 4 maçında sadece 2 puan alabilmişse ve iyi futbol oynayamamışsa, tek bir maça odaklanmak yerine süreci değerlendirmek gerekir. Fenerbahçe gerek saha içinde gerekse saha dışında iyi yöneltilmemektedir. Bu sene şampiyonluk gelmesi durumunda dahi gelecek ile ilgili ışık vermemektedir. Yerli oyuncularının neredeyse tamamı milli takımlarda oynamış ve oynayan kaliteli oyunculardan kurulan Fenerbahçe'de, Cristian, Santos, Bilica, Güiza, Deivid gibi vasat yabancıların yeri yoktur. Artık sırf Güney Amerikalı olduğu için oyuncu transfer etmekten vazgeçilmelidir.

Fenerbahçe Spor Kulübü'nün gerçek sahibi Fenerbahçe taraftarıdır. Takımı yöneten kişiler de bellidir. Taraftarın maçlarda günah keçileriyle uğraşmayı bırakıp protesto etmesi gereken saha içi ve saha dışı yöneticilere yönelmesi gerekir. Yine de yöneticiler yeni vaadler ile bu taraftarı bir şekilde ikna etmeyi ve kombineleri satmayı becerirler. En sonunda da müjdeyi verirler: "Deniz Barış'ı gönderdik, bütün sıkıntılar bitti!" diye.

  

0 comments