İki Korkak Alman

13 Mart 2010 Cumartesi


Tarih 13.03.2010
G.Birliği 0 - Fenerbahçe 0

Maçtan futbol adına akılda kalan hemen hemen hiçbir şey yok. İki korkak teknik direktörün maçı kaybetmemek kaygısıyla belirlediği stratejiler izleyicilerin keyifsiz bir akşam geçirmesine sebep oldu. Bu maç ile ilgili tahminimin üst olduğunu yazmıştım. Ama maçtan önce çıkan kadroları gördüğümde tahminimde yanılacağımı anladım. Bir tarafın kulübesinde Semih, Guiza ve Özer. Diğer tarafın kulübesinde Kahe, Burhan ve Hurşut. Fenerbahçe maça tek santrafor Gökhan Ünal ile başlarken, Gençlerbirliği'nde de en ilerideki oyuncu tek başına Mustafa Pektemek.

Kazansa da kaybetse de Fenerbahçe ile ilgili her hafta aynı yorumları yapmak mümkün. Yapılan kötü yabancı transferleri ve bu oyuncuları oynatma ısrarı her hafta Fenerbahçe'yi biraz daha geri götürüyor. Ligin ancak orta sıra mücadelesi yapacak takımlarında forma giyecek kapasitedeki Cristian, Andre Santos ve Bilica'yı her hafta ilk onbirde izliyoruz. Bu oyuncular futbol adına olumlu bir şey ortaya koyamadıkları gibi hemen her maçta yaptıkları çirkin ve centilmenlik dışı hareketler ile sürekli kart görme riski ile karşı karşıya kalıyorlar. Bunun yanında bu akşamki maçta futbolcuların yüzünde hırs ya da inanç göstergesi de yoktu. Lugano Türkiye'ye geldiğinden beri belki en sakin maçını oynadı. Emre istekli olmasına karşın eski hırsı yoktu. Semih oyuna girerken eskisi gibi istekli girmedi. Bunların hepsi oyuncuların şampiyonlukla ilgili bir inancı olmadığını gösteriyor aslında. Takım içinde disiplinsizlik ve huzursuzluk tırmanmış durumda. Bu olumsuzlukların en önemli müsebbibi Christoph Daum.

Şimdi de herhalde hücum oyuncularını birbirine kırdırmaya çalışıyor. Hepsini birden aynı anda nasıl küstürürüm, hepsinin performanslarını aynı anda nasıl düşürebilirim diye düşünüyor olabilir. Belki eski Kayserispor modelini tekrar canlandırmak için Gökhan Ünal'ı tek santrafor olarak sahaya sürüp arkasına Mehmet Topuz'u yerleştirmiştir. Bunları düşünmek yersiz, zaten Daum'un ne yapmaya çalıştığını uzun süredir anlayamıyoruz. Tek gerçek; Fenerbahçe'nin bu sene şampiyonluktan çok büyük bir hızla uzaklaştığı ve bu şekilde devam edildiği durumda gelecek senelerin de iyi şeyler getirmeyeceğidir. Fenerbahçe'nin ihtiyacı olan, Brezilyalıları bir an önce takımdan uzaklaştırıp elindeki Selçuk, Bekir, Özer gibi karakterli oyuncuları kötü oynasalar dahi sürekli olarak sahaya sürmektir. Böylece en azından sezon sonuna kadar taraftarı mutlu edecek bir mücadele izleyebiliriz.

Gençlerbirliği'ne gelecek olursak; tek derdi oyunu berabere götürüp bir şans golü bulabilirse galip gelmekti Thomas Doll'ün. Takımın yıldız hücum oyuncuları yedek beklediği gibi bunlardan sadece Kahe oyuna dahil oldu ilerleyen dakikalarda. Hurşut ve Burhan'ı oyuna almayı bile düşünmedi. Fenerbahçe'nin en zayıf bölgesinin sol kanadı olduğunu herhalde Türkiye'deki tüm teknik direktörler farketmişlerdir. Burhan'ı bu akşam kullanmayarak Fenerbahçe'nin bu zaafından faydalanmamak bana biraz garip geldi. Sonuçta kendi takımının ligde herhangi bir hedefi olmadığından, Thomas Doll bu bir puanın çok iyi olduğunu düşünüyordur muhtemelen ve belki de haklıdır.

Maçın hakem dörtlüsü bence kötü bir yönetim gösterdiler. Özellikle gösterilen ve gösterilmeyen kartlarda çok yanlışlar vardı. Emre'nin Tozo'ya yaptığı faullerin sayısını hatırlayamıyorum bile. Ama Emre Tozo'ya yaptığı bu kadar faule karşın herhangi bir kart görmedi. En sonunda başka bir pozisyonda yaptığı hareketle yine maçı sarı kart görerek tamamladı. Aykut'un Gökhan'a arkadan yaptığı sert faul bence kırmızı kart olmalıydı. Aynı şekilde bir sonraki pozisyonda Gökhan Gönül'ün yaptığı çok net sarı kartlık faulde kart gösterilmedi. Santos'un Cem Can'ın önce bileğine bastığı arkasından ayak salladığı pozisyonu da Sayın Kamil Abitoğlu maç içerisinde göremedi.

90 dakikalık maçtan akılda kalanlar maalesef beraberlik için sahaya çıkan iki teknik direktör ve kötü bir hakem yönetimiydi. Bunun dışında futbol adına olumlu bir şey bulmak istersek, Gençlerbirliği defansında oynayan 1991 doğumlu Mahmut Boz'un performansından söz edebiliriz. Daha önce U-16 ve U-17 milli takımlarında da yer alan oyuncu genç yaşına rağmen soğukkanlılığı ve yaptığı yerinde müdahaleler ile dikkat çekti. Bu oyuncuyu biraz takip etmek gerekir eğer Thomas Doll forma vermeye devam ederse.   


0 comments